Yassıada’daki deprem sensörleri ile ilgili flaş gelişme!

Yassıada’daki deprem sensörleri ile ilgili flaş gelişme!
Yayınlama: 30.10.2016
Düzenleme: 13.12.2022 15:39
A+
A-

Marmara Denizi’nin kuzey ve güneyinde belirlenen, Adalar İlçesi’nde ise Büyükada, Sivriada ve Yassıada’da “Derin Kuyu Sismometre Ağı Projesi” ile yapılacak kayıtlarla, fay hattındaki hareketlilik yakından takip ediliyordu. Peki bu kapsamda Yassıada’ya koyulan deprem sensörlerine ne oldu!

Yassıada'daki deprem sensörleri ile ilgili flaş gelişme!

Yassıada’daki  deprem sensörlerine  ne oldu!

18 Nisan 2013’te 28622 sayılı Resmi Gazetede yayımlanan Torba Yasa’nın 26. ve 27. maddesi ile “Kültür ve Turizm Bakanlığı tarafından yap-işlet-devret modeli ile Yassıada ve Sivriada’da kültürel ve turizm amaçlı yatırım ve hizmetler, 3621 sayılı Kıyı Kanunu hükümlerine ve diğer mevzuatta yer alan kısıtlama ve prosedürlere tabi olmaksızın planlama, imar ve inşaat uygulamaları bu kanun kapsamında yaptırılabilir’’ hükmü kapsamında çalışmalara başlanan Yassıada’ya konulan beş adet “DEPREM SENSÖRÜ” nden 4’ü  kaldırıldı.

Depremin ayak sesleri yaklaşırken Yassıada’daki yeraltı hareketlerini izleyen sensörler neden kaldırıldı?

Almanya Yer Bilimleri Enstitüsü ile Başbakanlık Afet ve Acil Durum Yönetimi Başkanlığı’nca (AFAD) ortaklaşa yürüttüğü proje kapsamında Türkiye’de ilk kez yerin 300 metre altına inilerek sismik kayıt yapılmaya başlanmıştı.

Yassıada'daki deprem sensörleri ile ilgili flaş gelişme!

Bunun projenin amacı, son zamanlarda sık sık uzmanların dile getirdiği ve deprem beklenen Kuzey Anadolu Fay Hattı Marmara Denizi’nin Büyükada ve Yalova arasında kalması. Bu sebeple bölgedeki sismik aktiviteyi beklenen Marmara depremi öncesinde çok hassas bir şekilde yerin altı Büyükada, Yassıada ve Sivriada’ya koyulan sensörlerle gözlemleniyordu.

Bu kapsamda da Yassıada’ya fay hattındaki hareketlilik yakından takip etmesi için 5 adet deprem sensörü kurulmuştu. Yassıada’daki inşaat sebebiyle deprem sensörlerden 4 tanesinin kaldırıldığı belirtiliyor.

Türkiye’ye  gelen Fransız Le Suroit gemisinin verileri açıklandı. 

15 yıldır Marmara’da çalışan, deprem doğuracak fayı didik didik eden araştırma ekiplerinden en önemlisi olan ve 1999 Gölcük depremi sonrası Türkiye’ye hemen gelen Fransız Le Suroit gemisinin geçen ay açıklanan verilerde önemli bulgular var.

Raporda, 1999 yılında Kuzey Anadolu Fayı’nın Marmara’da devam ettiğini, tek bir hatta ilerleyen atımlı fay olduğu, bu fay üzerinde hareket oranının yaklaşık yılda 20 milimetre olduğu, bu fayda son kırılmanın 1766’da iki büyük deprem sonrasında gerçekleştiği, gelecek 30 yıl içerisinde yaklaşık 7.6 büyüklüğünde bir deprem olmasını beklemek gerektiği belirtiliyor.

“Ana Marmara Fayı” diye adlandırılan Marmara’daki Kuzey Anadolu Fayı tek parça, tek hat, yılda 18 milimetre *elastik deformasyon akümülasyonu (esnek bozulma birikimi) olduğu belirtiliyor. Bunun anlamı, bu fay son kırıldığında yıl 1766’ydı. O yıl, Marmara’daki fayı kıran iki büyük deprem oldu. Yani yılda 18 milimetre bozulmayı 1766’dan bu yana geçen 250 yılla çarptığınızda 4.5 metre olacağını gösterdiği belirtiliyor.

Yassıada'daki deprem sensörleri ile ilgili flaş gelişme!

Bu elastik deformasyon, sismik sallantı sırasında bir seferde gevşeyecek, bu da depremin yıkıcılığını doğuracak. Bu hareket, eğer fay tahminlerindeki gibi tek parça halinde kırılırsa depremin 7.6 büyüklüğünde olacağı anlamına geliyor.  1766’da olduğu gibi iki parça halinde de kırılabilir. Her halükârda büyüklük 7’nin üzerinde olacağı anlaşılıyor.

Raporda depremin, 1766’da olduğu gibi iki seferde gerçekleşebileceği belirtiliyor. 1766’da bu önce İstanbul-Silivri segmentinde batıya doğru, sonra Silivri-Ganos (Ganos Dağı-Tekirdağ) segmentinde batıya doğru gerçekleşmişti. Büyüklükleri 7-7.2 arasındaydı. Veya daha çok üzerinde durulan fay bütün bu hat boyunca tek parça kırılacak ve büyüklüğü 7.4-7.6 arasında olacağın altı çiziliyor.

Bununla birlikte bazı araştırmacılar, faydaki bu hareketin büyük bölümünün “creep” yani fay boyunca süre giden kayma sayesinde büyük deprem yaratmadan dağılacağını söylüyordu. Oysa Silivri’nin güneyinde, İstanbul-Silivri segmentinde, sonarlı dip taramalarıyla yapılan 6 aylık ölçümlerde, böyle bir kayma hareketi saptanmadı.Yani fay sıkışmış halde ve esnek bozulma biriktiriyor.

Denizin altında 800 metre derinlikte, Kumburgaz havzasında, fay üzerinde bir kayma yok. Bu şu demek: Fay üzerinde “esnek bozulma” katlanarak büyümeye devam ediyor. Yani fayda, bir “deprem olmayacağını” söyleyen kaymanın yaşandığını artık kesinlikle ileri süremeyiz. Fay üzerinde büyük bir depremin oluşmakta olduğu kesin. Fay deformasyon biriktiriyor ve bu da kesinlikle deprem olacak demek.

Yassıada'daki deprem sensörleri ile ilgili flaş gelişme!

Depremin mesafesi İzmit’ten Silivri’ye gidiyor. Adı İstanbul-Silivri segmenti. Bunun uzunluğu 70 kilometre. Bu kesinlikle bir seferde kırılacak. Sonra bu fay Ganos’a (Tekirdağ) kadar devam ediyor. Bu da 200 kilometreye kadar uzanıyor. Yani kırılma en az 70, en çok 200 kilometrede olabilir. Sadece 70 kilometrede olursa bu da ikinci bir deprem olacağı anlamına geliyor. Bu deprem Marmara’nın batısını kırar ve yeni bir 7’den büyük depreme neden olur. Ama eğer tek bir deprem olursa bu, 7.4-7.6 arasında bir büyüklükte olacağı belirtiliyor.

Raporu incelediğimizde İstanbul için olumlu diyebileceğimiz bir şey var. Ayasofya, depremlerden hiç zarar görmedi. 1766 depremi onu etkilemedi. Fayın kuzeyinde, fayın güneyine göre 5-10 kat daha düşük bir şiddetle sonuçlanıyor. Bu, Ayasofya Bazilikası’nın 1766 depreminde neden yıkılmadığını açıklıyor. Demek ki depremin İstanbul’da beklenen yıkıcı etkisi korkulduğu kadar büyük olmayabilir; beklenen şiddetin büyüklüğüne rağmen…

Fayın kuzeyi yani kıta bölümü, kıtasal kenar. Fayın güneyinde ise Marmara havzası var. Fayın kuzeyi güneye göre çok daha sert. Bu, esnek bozulmaya eşlik eden bir asimetri olduğunu gösteriyor. Kuzey, yani kıtasal kenar güneye göre alt katmanlardan daha az etkileniyor.

Bundan şu sonuç: İstanbul’u etkileyecek bir deprem olacak, büyüklüğü 7’nin üzerinde, muhtemelen 7.2-7.6 arasında olacak. Ancak bu asimetri nedeniyle bu büyüklüğün doğuracağından daha az yıkıcı sonuç ortaya çıkacak.

Depremin ayak sesleri yaklaşırken  Yassıada’daki insanların hayatını yakından ilgilendiren fay hareketlerini inceleyen deprem sensörlerin kaldırılmasını anlamak mümkün değil.

Yassıada’ya beş adet deprem sensörü yerleştirildi ise neden 4’ü kaldırıldı? Eğer bir adet deprem sensörü yeterli ise neden 5 adet deprem sensörü yerleştirildi? Deprem sensörleri Yassıada’ya yerleştirilirken mutlaka bilimsel çalışmalar yapılmış gerekli veriler toplanmış ve uygunluğu onaylanmıştır. Peki, deprem sensörleri kaldırılırken sensörlerin Yassıada’ya gerekmediği gibi herhangi bir bilimsel çalışma, veri vs bir çalışma yapılmış mıdır? Sensörleri Yassıada’ya yerleştiren uzmanların sensörlerin kaldırıldığından haberleri var mıdır? Yoksa inşaatı yapan MESA şirketi hiç kimseye sormadan kendi keyfiyeti doğrultusunda mı deprem sensörlerini kaldırmıştır? İzinler, gerekli çalışmalar ve uzman kişiler dahilinde Yassıada’ya yerleştirilen deprem sensörlerinin kaldırılması yine izinler ve uzman kişiler dahilinde mi yapılmıştır? Eğer Yassıada’ya yerleştirilen deprem sensörleri buradaki inşaatın yapımını engelliyor diye kaldırıldıysa inşaat mı önemlidir yoksa insan hayatı mı?

Şükrü Abanoz

Bir Yorum Yazın

Bu site reCAPTCHA ve Google tarafından korunmaktadır Gizlilik Politikası ve Kullanım Şartları uygula.

Ziyaretçi Yorumları - 2 Yorum

Henüz yorum yapılmamış.